Son haftalarda gerçekleşen saldırılar küresel tecim ve iktisat için tehlikeli sonuç bir noktayı riske ediyor. Kızıldeniz küresel ticaretin %12’sine, Asya’nın Avrupa ile ticaretinin %40’ına ve küresel konteyner trafiğinin %30’una ev sahipliği yapıyor. Kızıldeniz, küresel deniz ticareti için tehlikeli sonuç bir tıkanma noktası ve istikrarsızlığı denizcilik şirketleri, internasyonal tecim akışları ve küresel tedarik zincirleri için mühim riskler oluşturuyor. Boston Consulting Group (BCG), durumun gelecek aylarda iyi mi gelişeceğini idrak etmek amacıyla, Filistin’de yaşanmış olan çatışmalara dayalı olarak dört senaryo oluşturdu ve bu senaryolar Kızıldeniz Krizinde Konteyner Taşımacılığına Yönelik Senaryolar başlıklı beyaz kitapta özetlendi.
BCG’nin Gezi, Taşımacılık ve Altyapı bölümünden görevli genel müdürü ve ortağı Gabriele Ferri, “Pandemi ve Ukrayna’daki çatışma sebebiyle yaşanmış olan önceki krizlerin arkasından Kızıldeniz’de devam eden jeopolitik gerilimler, internasyonal denizcilik sektöründe istikrarın artık kaide değil kural dışı bulunduğunun altını çizdi” dedi. Ferri, “Bununla beraber, mevcut zorluklar, türbülansın ölçü olduğu bir ortamda esnek stratejileri köktencilik bir halde tekrardan düşünmek ve kurum içinde daha çok esneklik ve uygulama hızına müsaade eden bir kültür ve süreçler geliştirmek için benzeri görülmemiş bir fırsatı temsil ediyor” diye konuştu.
Tecim ve küresel iktisat üstündeki nedenler ve sonuçlar
Saldırıların %1,3 oranında azalan küresel tecim üstünde büyük tesirleri oldu ve bu durum internasyonal tecim akışlarını ve tedarik zincirlerini ciddi şekilde etkiledi. Buna ek olarak, ocak ve şubat ayları içinde Asya-Avrupa rotasındaki konteyner gemilerinin %90’ı, bilhassa de büyük konteyner gemileri Umut Burnu’na yönlendirildi ve bu değişim bu tecim rotasındaki konteyner sayısında %30’luk bir artışa niçin oldu. Bir başka netice da transit süreleriyle ilgili. Artık Asya-Şimal Avrupa rotaları ortalama 10 gün, Akdeniz’e giren rotalar ise 15-20 gün daha uzadı.
Bu etkisinde bırakır her şeyden ilkin, ocak ayında kriz öncesi seviyelerin üç katına ulaşan ve şu anda düşmekle beraber hemen hemen harp öncesi seviyelere ulaşamayan yüksek navlunda kendini gösteriyor.
Dört gelecek senaristliği
Süratli Çözüm: İyimser bir senaryo olup düşmanlıkların süratli bir halde sona ereceğini ve nakliye rotaları ile küresel tecim üstünde uzun vadeli etkilerin asgari düzeyde olacağını öngörüyor. Etkili diplomatik müdahaleler ve saldırıların derhal durdurularak Bab el-Mandeb Boğazı’ndan güvenli geçişin tekrardan sağlanacağını varsayıyor.
Yönetilen Tırmanma: Bölgesel gerginliklerin kontrollü bir halde tırmanmasını, sadece tam gelişmiş bir krizi önleyen etkili internasyonal ve bölgesel tepkiler verilmesini sağlar. Nakliye şirketleri rotalarını değiştirerek ve güvenlik önlemlerini artırarak uyum sağlayabilir, bu da nakliye maliyetlerinin artmasına ve teslimat sürelerinin uzamasına neden olur sadece ticaretin tamamen durmasını önler.
Uzun Süreli Çatışma: Devamlı düşmanlıkların Bab el-Mandeb Boğazı’nda uzun soluklu aksamalara yol açmış olduğu ve nakliye rotalarında kalıcı bir değişikliğe zorladığı bir senaryo. Bu durum nakliye sürelerini ve maliyetlerini mühim seviyede etkisinde bırakır, küresel tecim modellerini tekrardan şekillendirir ve bilhassa Avrupa-Asya tecim akışları üstünde negatif etkisinde bırakır yaratır.
Bölgesel Cenk: En ciddi senaryo, bir tek Kızıldeniz’i değil, daha genel olarak internasyonal istikrar ve güvenliği de büyük seviyede etkileyen büyük ölçekli bir bölgesel çatışmayı içeriyor. Afrika çevresindeki rotaların büyük seviyede sapması, nakliye maliyetlerinin hızla artması ve küresel tedarik zincirlerinde ciddi zorlanmalarla beraber küresel deniz taşımacılığı üstündeki tesirleri oldukça derin olacaktır.
Her senaryo için stratejik yanıtlar
Kriz bu senenin ilk çeyreğinden sonrasında da devam ederse, nakliye şirketleri acil kararlarla karşı karşıya duracak. Daha yüksek navlun ile daha uzun rotalar sebebiyle daha yüksek maliyetleri ve müşterilerin aynı talep hacimlerini sürdürmek istememe olasılığını dengelemek zorundalar.
Krizin mart ayından sonrasında da devam edeceği tahmin edilen 2. ve 4. senaryolarda model, denizcilik şirketlerinin Umut Burnu kaçırma vakasının tesirinin sadece yarısını yüzde 25 ila 30 daha çok kapasite (teu mil/hafta olarak ölçülür) kullanarak ve kriz öncesi seviyeleri potansiyel olarak üçe hatta beşe katlayabilecek navlun oranlarıyla telafi edebileceklerini tahmin ediyor. Bunu vapur ilave ederek, kademelendirerek yada kiralayarak ya da kendi gemilerinin hızını artırarak sağlayabilirler.
Covid salgını konteyner pazarındaki 24,6 milyon TEU’luk büyümeyi sildi
Kargo sahipleri daha uzun teslimat sürelerini kabul edebilirler, sadece daha gerçekçi olmak gerekirse taleplerini azaltma yada alternatif taşımacılık bulma eğiliminde olacaklardır. Hakkaten de, uzun soluklu bir kriz tarifeleri artıracak ve bilhassa yüksek kıymetli, düşük hacimli malları olan müşterilerin karlılığına zarar verebilir. Bu yüzden şirketlerin müşterilerine alternatif seçenekler sunmak için daha geniş bir ürün yelpazesi geliştirmeleri gerekecek. Örnek olarak Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Ekonomik Koridoru (Imec) yada Irak’taki Umm Qasr üstünden Avrupa’ya giden rotalar verilebilir.
Krizin 2025 yılına kadar devam etmesi halinde (senaryo 3), yük sahipleri üretim akışlarını tekrardan düzenlemek ve üretim ağlarının yanı sıra tedarik zincirlerini de değişiklik yapmak zorunda kalacaklardır. Ek olarak marjları korumak için mümkün olan yerlerde tutarları artırabilirler, sadece bu daha düşük hacimlere yol açabilir.
Tüm bölgenin nakliye için güvensiz hale geldiği 4. senaryoda Imec ve Umm Qasr seçenekleri dönem dışı duracak ve firmalar yaratıcı olmak zorunda kalacaktır. Birçok yük sahibi Umut Burnu rotasından vazgeçebilir sadece ötekiler yatırım kanalıyla geliştirilebilecek daha süratli ve daha ucuz rotalar arayacaktır.
Kriz, sektörde stratejik bir tekrardan değerlendirmeye yol açarak daha hazırlıklı olma, esneklik ve rotaların ve operasyonların çeşitlendirilmesi ihtiyacını ortaya çıkardı. Dolayısıyla çözümleme, şirketlerin operasyonel esnekliği çoğaltmak, güvenlik önlemlerini geliştirmek ve deniz tecim yollarını korumak için diplomatik çabalara katılmak da dahil olmak suretiyle jeopolitik istikrarsızlığın ‘yeni normaline’ uyum sağlama ihtiyacını ortaya koyuyor.
Kaynak: www.shipmag.it
Editör: Haber Merkezi
Ceyda kelimelerin dansını seven bir yazardır. Teknoloji meraklısı olarak yeni trendleri takip eder, gemicilik eğitimi alarak denizlerin derinliklerinde maceralar yaşar. Kitaplardan ilham alır ve yazma tutkusuyla okuyucularını farklı dünyalara götürmeyi hedefler